ÇALINAN ÇOCUKLUĞUM (2)

ÇALINAN ÇOCUKLUĞUM ( 2 )

Bir önceki yazımda ender yaylalardan biri olan Büyükkarapınar yaylasındaki ekin/harman zamanından kesitler vermiştim. Bu yazımda yaylada oba zamanını anlatacağım. Benim çocukluğum yayla zamanının en iyi en şaşalı geçtiği yıllara rastlar. Ayrıca ben bu yaşamın bir parçası da oldum zaman zaman, davar güdüp çobanlık yaptığım yıllar oldu.

Mayıs sonunda, Haziran’da topluca köylü olarak Yayla’ya çıkılır, hayvanlar otlatılır, tarlalar nadas edilirdi. Paşapınarı ve İnöğü tarafı nadasa bırakılırken Mezarlık Gediği’nin kuzeyi Akpınar’a kadar olan Oluklu tarafına ekin ekilirdi. Ekinler olgunlaşıncaya kadar köyün malları nadasa bırakılan tarafta kalırdı.

Yayla’da düzeni Deştivan sağlardı. Ot verme işi bittikten sonra yavaş yavaş tarlalar nadas edilir. Köyün davarı ( keçi koyun karışımı ) nadas yapılan yerlere gelir onlar da taze otlardan nasiplerini alırlardı. Ot verme işi bitince bütün davarlar serbestçe nadas alanlarında ve meralarda dolaşırdı. Obaya göçme işi-köyden yaylaya çıkış ve ot verme işi ile başlardı. Otverem işi: Goyaklar dahil Mezarlık Gediği’ne kadar olan Elmayurdu tarafındaki arazinin gün gün hayvanlara otlama amaçlı kısım kısım verilmesi ve bu süreçte büyükbaş hayvanları ile tarlaların nadası bitirme olayıdır. Ot verme işinde düzenlemeyi Köy İhtiyar Heyeti kararı çerçevesinde Deştivan yapardı.

Herkesin bir obası vardı. obada yatılır kalkılır, günde iki defa davarların sütü sağılırdı. Sağılan sütler bir obada toplanır ve haranılarda kaynatılarak yoğurt yapmaya hazırlanılırdı. Haranılar kazanın biraz küçüğüdür ve geniş ağızları olduğu için güzel kaymak tutardı. Süt pişirmenin de kendine göre bir usulü ve tekniği vardı. Ağır ağır pişirilince güzel kaymak tutardı. Her evin birkaç keçi ve koyunu olurdu, yaklaşık bin civarında bizim aşağı, 800 civarında da yukarı mahallenin koyun ve keçi varlığı olurdu. Öteki mahallenin davarları iki mahallenin sürüsüne dahil edilirdi. Sürüler nadasa bırakılmış tarlalarda geceleyin yatırılır, tarlanın doğal hayvan gübresiyle veriminin artırılması sağlanmış olurdu.

Bizim İnöğü’ndeki obamız iyi bir konumda babam Ahmet Usta tarafından yapılmış güzel, tek odalı, kapısız bir oba idi. Genelde bütün obaların kapıları yoktu, hırsızlık olayı da düşünülmezdi. Bizler obanın içinde, kapısı hiç olmayan obanın beş on metre dışında çivilerle bağlanmış olarak sığırlar yatardı.

Obamızın bulunduğu yer geniş bir mandaldı. Orda Çalışkan Hüseyin, Gök Mehmet, Akgülü amcaların  ve Kiya’nın Ali’nin biraz ilerde özün öteki yakasında Gamılı Abdullah’ın, Koca Mustafa’nın ve Dındın Koca’nın obaları vardı. Akpınar tarafından gelen özün bizden yakasında Küçük Hacı Emmi’nin ve hemen özün kenarında da Gucuş’un  İsamail Emmi’nin obaları kümelenmişti.

Bizim çocukluğumuzda obalarda canlı bir hayat vardı. Kız ve erkek çocuklar birlikte oynar birlikte “gıllıncağa” biner eğlenirlerdi.

 

Deveçökeği denilen bu mekânda şimdi daha kaybolmamış, yaşlanmış ihtiyarlar gibi bitmiş tükenmiş, kamburlaşmış hâlâ yaşayan bir  armut ağacı yerinde duruyor. Hemen altındaki söğüt ne alemde hatırlayamadım. En son 2012’de gitmiştim o topraklara Obamızı ve obaları aradım ama yerinde izini bile bulamadım. Yok olmuşlardı. Tarlaların örtüsü değişmiş, çoğu yerleri meyve ağaçları ve avar tarlaları hâline dönüştüğünü gördüm. Acıelma diğer pınarlar gibi yağmalanmış yok olmuştu. Doğallık bozulmuş yer yer obaların yerlerine iki katlı plansız  programsız geliş güzel evler yapıldığını gördüm. 25-30 yıl içinde bin yıllık doğal doku değişmiş, su kaynakları  ile oynanmış, pınarların özellikleri  yok edilmiş, eski köy düzeni bozulmuş, herkes kendine göre işine geldiği şekilde Yayla’da yeni bir düzen kurma arayışı içinde. Ne var ki, bizim içinde güvenle yattığımız, zaman zaman yağmurdan, doludan, soğuktan korunduğumuz ve sığınak olarak barındığımız ana  baba yadigarı obamız yok olmuş. Oba’nın-düz çatısının- örtüsünün/ağaçlarının odun amaçlı gitmesi bir tarafa taşlarının da yok olması beni derin bir hayal kırıklığına uğrattı. Orada çocukluğumun izlerini bulamadım, yatıp katlığımız obamız yok edilmiş, çalınmıştı.  25.12.2015. Hasan ŞİMŞEK