MEHMET EMİN ÖZTAŞ
- Detaylar
- Kategori: Kim Kimdir?
- Yayın tarihi: Perşembe, 06 Nisan 2017 23:13
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 3787
MEHMET EMİN ÖZTAŞ
1951 yılının bir "Yayla Harmanı" zamanında, o zaman Ermenek ilçesine, (şimdi ise, Başyayla ilçesine bağlı) Büyükkarapınar köyünde doğmuşum. Yayla harmanı yaklaşık 15 Temmuz-15 Ağustos arasındaki bir aylık bir sürenin adı olduğundan kesin doğum günüm belli değildir.
Baba tarafından Mustafa ağanın tahmini 1850 tarihlerinde Anamur ilçesi Teke( eski adıyla Aksaz) köyünden gelerek bizim köye yerleştiğini tahmin ediyorum. Anne tarafımın ise beş kuşak önce Sarıveliler ilçesinden göç ederek bizim köye yerleşmiş olduğunu lakaplarına “Keklikler” dendiğini anam anlatırdı.
Evimizin önü erik bahçesi, bahçenin kenarı da kaynağı yakın, duru akan dere idi. Özgür bir kuş gibi erik ağaçlarının dallarında dolaşır, derenin suyunda oynar ıslanırdım. Eriklerin gövdesi işliğimin(dış gömleği) göğsünü giydikten kısa süre sonra eskitirdi. Herkesin yaması dizinde, oturak yerinde, benimkisi göğsümde olurdu. Babam fakirin, temin ettiği giysiler kısa zamanda eskirdi. Babam bana karışamazdı, azarlayamaz dövemezdi. Aksi takdirde Kiraz ebem(Dedemin annesi) tarafından ağır şekilde paylanırdı. Tam da bu durumdan kurtulmak için altı yaşın başında ,akranlarım sokakta oynarken beni okula verdi. Kayıtsız devam ettim bir süre. Okuma yazmayı ilk ben öğrendim, Fehmi öğretmen hem okula kayıt etti hem de ikinci sınıfların arasına kattı.
1957 yılında, Fırıngözün’de köylü tarafından 1945 yılında yapılmış iki derslikli taş yapı binada başlayan ilkokul hayatım,1962 yılında okula çürük raporu verilmesi sonucu taşınılan, aynı okulun kuzey bitişiğindeki öğretmen lojmanında tamamlandı.
Okula 1960 yılına kadar önlüksüz gittik. İhtilali takiben gelen Yedek subay öğretmen Halil İbrahim Burhan’ isteğiyle önlük giymeye başladık.
Ortaokula ilkokul öğretmenim Halil İbrahim Burhanın tayin olduğu İzmir ili Bayındır ilçesinde onun yanında kalarak başladım.
Kiraz ebem ben gidince hastalanıp yatağa düştüğü için onun isteği ile ortaokul ikinci ve üçüncü sınıfları Ermenek Ortaokulunda okudum,1965 yılı haziranında ortaokulu bitirdim.
Akşehir Öğretmen Okulu yatılı sınavlarını kazanarak öğretmen okuluna başladım.1968 yılı haziranında bu okulu bitirerek öğretmen oldum.
18 Temmuz 1968 günü Ermenek ilçesi Ağaççatı (eski adı Çimenedir.) köyüne öğretmen olarak tayin oldum. 30.7.1968 tarihinde bu ilkokulun tek ve ilk öğretmeni olarak devlet memurluğuna başladım.
Köye geldiğimiz gece, anam ve babamla bu odada yattık. Tayin olduğum gün kurban kesen anam; gece hıçkıra hıçkıra ağladı. "Benim oğlum burada aklını yitirir. ” dedi. Kısacası bu köy Çalıkuşu’nun Zeyniler köyüne de benzemiyordu. Bizim köyde bu köyü bilen birisi;” oraya keçiyi bağlasan ipini geverek kırar, bizim köye kaçar” demişti de inanmamıştım. Anamı ağlatmıştı.
Bu insanlar burada ömrünün tamamını geçiriyordu. Bense kısa bir bölümünü geçirecektim. Şikâyet etmem haksızlıktı. Alıştım. Burada alışmamda büyük yardımı olan Muhtar Ali Usta’yı ve Amcası Mustafa Usta’yı rahmetle anmayı rahmetle anmamak haksızlık olur.
Durumu fırsata çevirmem gerekiyordu. Bu köyde çok kitap okudum.” Şahika” isimli kitaptan etkilendim. Lise fark derslerine hazırlandım ve Konya Erkek Lisesini bitirdim. Üniversite sınavına girdim. Ankara Hukuk Fakültesini kazanarak kayıt oldum.
"Mefkureci Muallim" isimli kitabı okudum. Prof. Raçinski’den çok etkilendim. Doğduğum köye tayin istedim, verdiler. Öğrenci iken okul müdürü olan ve bana matematiği sevdiren ve öğreten sayın hocam Hüseyin Şencan’dan Müdürlüğü devir aldım. Derslere her gün bir saat ilave ettim. Tatillerde öğrencilerle çalıştık, okulumuzdan bir defada on bir öğrenci yatılı okul kazandı. Bir kısmı okulu bıraktı, çoğu iyi üniversiteler bitirdiler. Sonraki nesle de birçok zor görünen işin başarılabileceği hususunda örnek oldular.
Bizi köy kalkınmasının lokomotifi olarak yetiştirmişlerdi. 19 yaşında idim. Henüz çok gençtim. Kalkınma hükümetlerin başaramadığı bir işti. Çocuk yaşta bir ilkokul müdürünün başarabileceği iş değildi.
Cami eski bir bina idi, Köyde hala cami okuldan önce geliyordu. Halkı yanıma almam gerekirdi. Cami yaptırma ve yaşatma derneği kurdum. Başkanı köy imamı Abdullah Doğan oldu, ben yedi kişilik kurucu heyet arasındaydım. Cami yapma hazırlıklarına başladık. Önce finansmanını sağlamalıydık, Caminin yapılmasına ancak ben Hınıs’a hâkim olarak atandığımda başlanabildi.
Kalkınma kooperatifi kurduk. İhracat belgesi aldık. Kiraz- elma ihraç edecektik. Derede balık yetiştirecektik, Soğuk hava deposu yapacaktık, Kooperatif gelirlerinin % 5'i ile başarılı fakir çocukları okutacaktık. Tüketici mağazası açtık. Ben Hâkim olarak tayin olunca köydeki iki öğretmen arkadaş benim görevimi üstlenecekti. Ben tayin olduktan kısa bir süre sonra onlarda yükseköğrenim için Konya ‘ya gitti. Yöneticiler kamyon aldı elma ticaretini kendileri adına yaptı. Kooperatif fiilen son buldu. Başaramadık.
1970 yılında kayıt olduğum Ankara Hukuk Fakültesini, 1974 yılında bitirdim.
Ermenek, Elmayurdu köyü ilkokulu öğretmeni iken, 1975 yılında Trabzon Ticaret Lisesine meslek dersleri (Ticaret Hukuku-Maliye-Ekonomi dersleri) öğretmeni olarak tayin oldum. Yaklaşık sekiz ay bu okulda öğretmen olarak çalıştım.
Hâkimlik sınavı sonrası, Stajımın yedi aylık bölümünü İzmir adliyesinde yaptıktan sonra askere gittim. Askerliğimi o zaman ilçe olan Şırnak Askerlik Şubesi başkanı olarak 1977 yılı Temmuz ayında tamamladım.
Eksik kalan stajımı Ermenek ilçesinde tamamladım.17.05.1978 günü Hınıs Adlisine hâkim olarak kura çektim.30.5.1978 de Hınıs’ta göreve başladım.
Sırasıyla: Hınıs-Halfeti-Çay-Bergama-Beykoz-Kadıköy ve İstanbul Anadolu Adliyesinde toplam;37 yıl Hâkimlik yaptıktan sonra İstanbul Anadolu Adliyesi 6. Ticaret Mahkemesi Başkanı iken emekli oldum.
Yüksek tepelerin yüksek dağlar üzerinde olduğunu, dağların üzerindeki tepelerin yüksek görünmek için fazlaca gayret göstermesine gerek olmadığını kırk yedi yılda öğrendim.
1980 yılında eşim Makbule ile evlendim. Burcu ve Yusuf isimli iki çocuğumuz oldu. Kızım ilk mesleğim olan sınıf öğretmenliğini seçti. İstanbul-Kadıköy’de bir ilköğretim okulunda öğretmenlik yapıyor. Emir isimli ilköğretim üçüncü sınıfa giden bir torunum var. Oğlum Yusuf Kalkınma Bakanlığına bağlı bir kuruluşta uzman olarak çalışıyor.
8.7.2015 te yaş haddinden emekli oldum. Şimdi Hâkim iken iş çokluğu nedeniyle yapmak isteyip te yapamadıklarımı yapıyorum. İstanbul -Kadıköy – Kozyatağı’nda oturuyorum. Zaman zaman doğduğum yerde çocukluğumu ve gençliğimi arıyorum. Anamın-babamın mezarları oradadır. Sağ oldukça gidip hem onları, hem eşi dostu, hem dağları ziyaret etmek borcumuzdur. Yakında bir park var her sabah yürürüm. Hayalimde her bahar yıkık mevkiinden nergis, Akçabun mevkiinden lale Kalayçayırı mevkiinden sümbül toplarım. Elimdeki çiçek buketi ile Danaburnunun fışkıran suyunun altından geçerim. Su şırıltılarının ninnisi ile uyumak isterim.
Beni çok severek insanları sevmeyi öğreten Kiraz ebemi, ‘dilenip okutacağım’ diyerek hedef ve cesaret veren, kardeşlerimin ekmeğinden bölerek bana harçlık gönderen babamı, fedakarlık abidesi anamı, Beni takdirleri ile yüreklendiren Fehmi Özer hocamı, bana ufuk açan yanında orta okula başlatarak sefertasımı hazırlayan, Raçinski’leri çok geride bırakan, öğretmenliği sevdiren çocuklarımın;” trenli dede” dediği, ilkokul öğretmenim Halil İbrahim Burhan’ı (Afyonlu Öğretmeni). Üniversiteye girerken beni dışardan bitirebileceğime inandıran ve cesaretlendiren ortaokul öğretmenim Ünal Öztaş’ı, bana idol olan çok değerli, arkadaşım ve abim olduğu için kendimi şanslı hissettiğim, örnek insan Ahmet Topal’ı rahmet ve saygı ile anmayı burada ayrıca bir borç bilirim.15.4.2017