KÖYÜMÜZÜN BİLİNMEYENLERİ
- Detaylar
- Kategori: Köyüm Büyükkarapınar
- Yayın tarihi: Salı, 09 Şubat 2016 15:47
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 2597
KÖYÜMÜZÜN BİLİNMEYENLERİ
Geçmişte ve günümüzde büyük bir heyelan alanı üzerine oturan köyümüz Büyükkarapınar’ın yerleşik olduğu vadi tabanı Akpınar ve Munduras dereleri çevresi ve Selme’den İslam Goyağı tarafındaki çukurlara ve yarlara Çelebi Yazısı eteklerindeki oynakları da ilave edersek büyük heyelan alanları manzarası ortaya çıkar. Zaten bizim Büyükkarapınar köyünde ve çevre köylerimizde heyelan alanlarına “oynak” derler. Yalnız son yıllarda hayvancılığın yok edilmesi ile meralarda büyüyen çalılar, tarlalara dikilen meyve fidanları toprak aşınmasını ve heyelanı büyük ölçüde azaltmış görünüyor. Son 40 yılda hızla ağaçlanan ve yeşilliğe gark olan bir tablo görülür.
Selme yakınlarında, Dedenin Düz denilen yerin kuzeyinde Davdas Korusu içinde bir yatır var. Mezar taşları özenle yapılmış, tek başına bir mezar. Görüntülerini çekip Köyüm Büyükkarapınar kitabına aktarmıştım. Oraya Şoför Mehmet lakaplı benim çocukluk arkadaşım Mehmet Acem ‘in pat pat denilen çapa motoru ile gitmiştik. Çamlıdede (Evliya ) Mezarı olarak bilinen mezara Ali Eren Derviş Kabri de olduğu sanılıyor. Derinlemesine araştırmaya değer.
Konya tarafından köye gelenler Selme Beleni’nde araçlarını durdurup köy vadisini ve karşı dağlara şöyle bir bakmalarını tavsiye ederim: Kiraz ve elmaların çiçek açtığı dönemde kendine özgü harikulâde bir güzelliği vardır. Prof. Haydar Öztaş kardeşimizde bu konu ile ilgili çok güzel görseller vardır. Zaman zaman facebookta paylaştık. Selme Beleni çevreye egemen güzel bir seyirlik alanıdır. Orası her mevsimde güzel bir seyirlik alnıdır.Belen’den köy vadisine bir bakınca mutlaka kendinizden bir şeyler bulmanız mümkün olacaktır.
Köy tarafından bakınca Kozbaşı deresinin kuzeyinde kalan arazilerin tamamını İznebollu ve Davdaslılardan çok kıymetli paralarla köylülerimiz tarafından satın alındı. Bu nedenle köylüler uzun müddet tarla borcu ödemek için Aydın’a Mersin’e amelecilik yapmaya giderlerdi.
Kozbaşı alanının Roma ve Bizans dönemlerine ait Zenonopolis antik kenti olduğunu ve mezarlıklarının Çukur’un üzerindeki arığın üstündeki mekânlar olduğunu o dönem ait tarihi izlerden anlıyoruz.
Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgilere göre Örene ve çevresinde 30.000 nüfuslu bir kent olduğu söylenir. Uzunalan, Munduras, Eskikoru, Göl, Örene ve Çelebiyazısı’ndaki kalıntı ve buluntular kentin ne kadar geniş bir alan yayıldığının belirtileridir. Bütün bu izler Bizans İmparatoru Zenon’un kentinin (İznebol’un ) burası olduğunu gösteren emarelerdir. Yakın zamana kadar bu toprakların/ ekilebilir arazilerin Davadaslılara ve İznebollulara ait olduğunu muhtelif yerlerde yazmıştım. Zenon İznebbollu bir komutan iken İstanbul’a gitmiştir. İmparator olmuş ve Taşeli topraklarına devlet imkânlarını aktarmıştır.
Yörük Yaylası’ndan ve Başköy’ün üzerinden Davadas Çalı’ndan –Selme’den ve Meriş’ten İznebol’un üzerine ve oradan Halimiye topraklarına ve sahile Barcın Yörüklerinin bir göç yolu vardı. Sonbaharda bu göç yolun takip ederek güneye Anamur’a inerler baharda da çıkarlardı. Bazen de Akpınar’dan-Karanlıkdere’den inerek bizim köyün içinden geçerlerdi. Çevredeki bağlara ve bahçelere asla zarar vermezlerdi. Bir de Davdas, Selme Beleni Ardıçyüzü, Yayla ve Tuzluk’u aşarak Elmayurdu yaylasından Uğurlu ve Alanya tarafına giden bir kervan yolu vardı. Modern motorlu araçlar yaygınlaşıp yollar değişince bu yollar da eski önemini kaybetti hatta yok oldular. 31.01.2016 Hasan ŞİMŞEK