AKKUYU NÜKLEER SANTRAL

AKKUYU NÜKLEER SANTRAL

Benim Akkuyu Nükleer Santrali ile tanışmam en azından duymam yeni değil.  1987 yılında Anadolu Liselerine hazırlık amacı ile yazmış olduğumu (Baraja Doğru ) Sosyal Bilgiler kitabında, yurdumuzda ilk defa nükleer enerji ile elektrik üretecek bu santralin adını sormuştum. Aradan 28 yıl geçmiş. Çocukların okuduğu o zamanki Sosyal Bilgiler kitabında bu Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapıldı yapılacak adı geçiyordu. Sonraki yıllar Sinop’un da adı geçmeye başlamıştı.

Ben bu yazımda, güneşten, rüzgârdan, HES’ten, doğalgazdan, jeotermalden, linyitten, biogazdan, taşkömüründen ve nükleerden elde edilecek olan elektriğin çevreye vereceği zararı ve yararı yazmayacağım. Hepimiz biliyoruz ki ülkemizde tüketilen enerjinin ortalama % 70’i dış kaynaklardan elde edilen ham maddelerden ( doğalgaz, kömür, petrol.. ) sağlanıyor.

Türkiye’de büyük bir enerji açığı var. Bu büyümeye paralel olarak her yıl artıyor. Bu nedenle ülkeyi yönetenler enerji açığını kapatmak için her türlü çareye başvuruyorlar. Yatağan’da olduğu ve şimdi de Konya Karapınar’da planlandığı gibi kalitesiz, nem oranı yüksek linyiti termik santrallerde yakarak elektrik üretme ve hava kirliliği/çevre tahribatı nedeniyle yöneticilerin halkla yüz yüze gelme korkusu var.

Yakın zamanda Japonya ve Çernobil örneklerinde yaşandığı gibi nükleer santralin bir arıza durumunda çevresine vereceği büyük tahribat tartışılmaz.

Silifke yakınlarında yapılması kabul edilen Akkuyu Nükleer Enerji santralinin TBMM’de kabul ediliş tarihi 01.04.2015, temel atma tarih de 14.04.2015’tir.  Ruslar tarafından yapılıyor. Yer seçiminde jeofizik, jeolojik ve jeoteknik alanında yapılan çalışmalarda en güvenli bölge olarak Akkuyu’nun tespit edildiği yazılı.

Akkuyu Nükleer’in internet sitesine girilince “ Güçlü Türkiye”nin Yeni Enerjisi “ olarak sunum yapılıyor. Ekonomisi kırılgan, askeri gücü çökertilmiş, dış politikası dökülen, içerde insanlarımız tamamen birbirine kırgın ve ayrıştırılmış bir Türkiye sizce güçlü mü?

Akkuyu Nükleer, çevreye zarar vermediği, dışa bağımlı olmaktan kurtulduğumuzu ve tarihimizin en büyük yatırımı olarak takdim ediliyor.

Türkiye Atom Enstitüsü Kurumu ve Uluslararası Atom Enerjisi kurumları tarafından denetlendiği vurgusu yapılıyor.

İnşaat esnasında 12.000, iş bitiminden sonra ise 3500 kişinin istihdam edileceği, yılda 35 milyar kWh elektrik üreteceği, bizim anlayacağımız şekli ile İstanbul’un bir yılda yakacağı elektriği karşılayacağı yazılıyor.

Nükleer santralin çevreye vereceği zararı ve halkın psikolojisin bir tarafa koyalım da şu siyasilerin bir propagandasına bakalım. Sanki santral bitmiş, iletim hatlarına elektrik verilmiş, cari açık azalmış gibi bir hava estiriliyor. Yok böyle bir şey, kent meydanlarına asılan afişler seçim propagandasından başka bir şey değil. Kaldı ki üretilen elektriği Türkiye, yapımcı firma olan Ruslardan pahalı bir fiyata da alacak, bitim tarihi de 2021 yılı.

Akkuyu Nükleer, küçümsencek bir yatırım projesi değil, ama daha ufukta bir şeyler görünmüyor. AK Parti yönetimi  dünyanın en büyük projelerinden biri olan GAP’ı görmek istemiyorlar ama ondan aşırı oranda nemalanıyorlar. 13 yılda yaptıklarının toplamı GAP’a eşit değil. Geçmiş yıllarda kıt imkânlarla yapılan yolları bölerek çift yol yaptık masalına muhalefet de inanmış gibi. Şu seçim arifesinde onları da uyarmış olalım.

05.05.2015. Hasan ŞİMŞEK

Not: Bu yazı 25 Mayıs 2016 ‘da yayın için gözden geçirildiğinde, Ruslarla aramız bilinen nedenlere bozulmuştu, santralin yapımı devam ediyor. Diğer yandan nükleer enerjiye karşı olanlar için dünkü Paris muhabirinin ülkedeki grevler nedeniyle verdiği bilgiye göre Fransa’da enerji üretiminin %90 nükleer santrallerden karşılandığı bilgisi verildi. Çevreci dostlara duyurulur.