TAŞELİ’NİN TÜRKLEŞMESİNDE ZAVİYELERİN ROLLERİ


Anadolu Selçuklu Devleti’nin ve Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş aşamasında sınır boylarında, yani uçlarda dağ başlarında geçit yerlerinde, boğazlarda, sahipsiz ve tenha yerlerde, boş topraklar üzerinde Orta Asya’dan dalga dalga gelen göçmenler tarafından kurulan bir nevi Türk Manastırları olan zaviyelere,  yeni bir memlekete gelip yerleşen kimselere Kolonoizatör Türk Dervişleri deniliyordu.(1)
Göç dalgaları ile Anadolu’ya gelen dervişler kendileri ile birlikte memleketlerinden örf ve adetlerini, dini usul ve esaslarını da beraber getirmişlerdir. Anadolu’ya göçlerle gelen ya da nakledilen Türkmen boyları,  Selçuklular ve Osmanlılar döneminde, çeşitli tarihlerde Bizans ve Kilikya sınırlarına yerleştirilmişlerdir.Dağlık Kilikya denilen yer ( Taşeli Yöresi ) bizim Ermenek ve çevresidir.
Anadolu’da rastlanan zaviyelerinin çoğunun Osmanlılardan evvel Beyliklerin himayeleri ve izinleriyle kurulduğu bilinmektedir. Hatta bazıları bu yerlerdeki yabancıları kovup buralara yerleşmişlerdir. Zaviyeler, normal olarak öteki bütün sosyal kurumlar gibi bulundukları zaman ve mekânın gerektirdiği içtimai, iktisadi ve dini şartlara bağlı olarak, dinî tasavvufî fikirlerin yayılması ve yaşması amacıyla kurulan müesseselerdir. Asıl görevleri, yeni alınan topraklarda iskânı sağlamış olmakla beraber, Müslümanlığın ve onun tasavvufunu yaymaktır. Bu yüzdendir ki, şehirlerde olduğu kadar belki de daha çok yollar, geçitler, boğazlar üzerindeki  tenha yerlerde kurulmuşlardır. Her hangi bir tarikata bağlı şeyh, yanında belli sayıda müridiyle ya bir şehir,kasaba ve köyde  veya yol üzerinde, geçitlerde, boğazlarda uygun bir mevkide zaviyesini açmaktadır. Zaviye açılacak yerler bizzat şeyh tarafından tespit edilmekte,  yahut da o yerin hükümdarı,  devlet adamı, zenginleri tarafından bağışlanmaktadır. Örneğin Büyükkarapınar’daki  Şahgeldi ( Şad-Şar Geldi ) Zaviyesi’nin yeri Karamanoğlu İbrahim Bey ( 1423-1464 ) tarafından tahsis edilmiştir. Köylerde ve yol üzerindeki geçitlerde kurulan zaviyeler masraflarını kendi üretim güçleriyle karşılıyorlardı. Bu zaviyelerin etrafında tarlalar, bahçeler,  bağlar, değirmenler meydana geliyor, hayvan süreleri besleniyordu. Dervişler hem kendi ihtiyaçlarını hem de gelip geçen yolcuların konaklama masraflarını bizzat kendi emekleriyle karşılıyorlardı. Zaviyeler ilk kurulduğunda vergiden muaf tutulmuşlar ve kendilerine dağ başında ancak harabenin mülkiyeti verilmiştir. Zaviye kurucuları, dağ başlarını, boş ve çorak toprakları işlemek  için yerleşen, çocukları çoğalınca köyler tesis eden kimselerdir. Anadolu’da çoğu köylerin adları zaviye kurucularının adıdır. Yeni fethedilen bir Hristiyan memleketinde, bu şekilde gelip dağ başlarında yerleşecek, oraların imar ve emniyeti ile meşgul olacak ve tesis ettikleri merkezlere  Türk dilini ve dinini yaymaya başlayacak misyonerlere  ve gönüllü  göçmenlere sahip olmak ise  yeni kurulmakta olan Türk devletinin en büyük gücünü temsil etmekte olduğu meydandadır. Bir asker gibi savaşabildiği hâlde, yine bir köylü gibi çalışabilen bu dervişlerin çoğu bu devirde öşürden muaf değildi. Zaviye şeyhliklerinin çoğunluğu  vaktiyle o zaviyeleri tesis etmiş olanların evlatları elinde evladiyelik vakıf olarak bulunmakla beraber , zamanla devralacak evlat olmazsa veya şeyhlerin bazı yolsuzlukları görülürse , yerine devlet tarafından başkalarının tayin edildiği  ve bu suretle vakfın evlatlık vakfı hâlinden  çıkıp  bir kamu vakfı hâline geldiği görülmektedir.Zaviyeler çoğunlukla sınır boylarında olduklarından  öncü kuvvet gibi  görevleri olmuş  ve sınırların korunmasında  ve genişlemede  öncülük etmişler, yeni fethedilen yerlerde imar ve iskânı sağlamışlar, bulundukları yerlerin emniyetini sağlayarak jandarmanın üstlendiği  görevi yapmışlardır. En önemlisi bulundukları yerlerde kervanların gelip geçmesini kolaylaştıracak ve onların ihtiyaçlarını sağlayacak önlemler almışlardır.  Daha da önemlisi zaviyeler  kuruldukları yöreleri  Türkleştirip,  yerleştikleri  yerlere Türkçe isimler vermişlerdir. Zaviyeler insanların bedava yeme içme ve yatmalarını sağladığı gibi seyahat edenlerin  ve ticaret yapanların  düzenli şekilde gidip gelmelerine imkân  tanıyor ve hayatın normal düzende gitmesini sağlıyorlardı. Kuruluşları incelenen zaviyeler, sosyal ve dinî önemli akımların doğurduğu önemli propaganda ve kültür merkezleri,  yeni açılan memleketlerde yerleşen Türk göçmenlerin yerleşme ve teşkilatlanma merkezleridir. Sözü edilen tekke ve zaviyelerin kurucuları ve yahut namına kurdukları şeyhler ve dervişler çoğunlukla o köylerde yerleşen göçmenlerin o yöredeki öncüleri ve kafile şefleri veya büyük babalarıdır. Zamanla büyük kentlerde zaviyeler eski güzel işlevlerini kaybetmişler ve miskinlerin, tembellerin mücadele gücünü kaybetmiş insanların birer yuvası hâline gelmiştir. Cumhuriyetle birlikte 30 Kasım 1925 tarihinde tekke ve zaviyeler kaldırılmıştır.
On altıncı yüz yıl öncesi Ermenek ve çevresinde kurulan bazı zaviyeler( 2)
1. Derviş Ahmet Zaviyesi –Üzmlü ( Davdas ) köyü
2. Gargara Zaviyesi- Güneyyurt beldesi
3. Görmel Zaviyesi – Üçbölük köyü
4. Hacı İsmail Zaviyesi –Lamus ( Esentepe)
5. Halil Bey Zaviyeis –Ermenek merkez
6.Halil Bey’in diğer zaviyesi , Tepebaşı ( Bednam )
7.Şeyh Ali Bey Zaviyesi –Lamus (Esentepe)
8.Şadgeldi-Yatagan Dede Zaviyesi (Büyükkarapınar )
9.Şeyh Kasım Zaviyesi –Lamus (Esentepe)
10. Şeyh Pürçeklü Zaviyesi –Görmele (Üçbölük ) köyü
11.Şeyh Yumlu Zaviyesi –Boyalık köyü
12. Zaviyeyi Ermenek-Ermenek Merkez
13. Zaviyeyi Ermenek Ermenek merkez
Bizim tespit edebildiklerimiz bunlardır.
Defterde Ermenek kazası dahilinde 18 tane zaviyehane olduğunu yazar.
    Hasan ŞİMŞEK 09.01.2018
KAYNAKLAR:
1. Barkan, , Prof. Dr. Ömer Lütfi, Kolonozitör Türk Dervişler
2.387 numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Karaman ve Rûm Defteri ( 937/153), Osmanlı arşivi
3. Bu yazı Ermenek Vakfı’nın Sesi bültenin 2011 yılı 33. sayısında yayınlanmıştır.