ÖZEL OKULLAR TİCARETHANE Mİ?
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Perşembe, 12 Ekim 2017 16:12
- Yazar: alidokur
- Gösterim: 2064
ÖZEL OKULLAR TİCARETHANE Mİ?
Şüphesiz özel okullar ticaret hane değil, her biri devlet okulları gibi bir eğitim kurumudur. Büyük kentlerde okullar, özellikle özel okullar, kurucuları tarafından bir kazanç kaynağı olarak görülüyor. Bir tüketici olarak baktıkları çocuklara, karşı her bir sektör, ayrı bir birlik ya da dernek kurarak çocuklar üzerinde bir kazanç sağlama peşinde oldukları yadsınamaz. Özel Okullar Birliği, daha altta Kantinciler Birliği, Okul Servisleri, Okul Dernekleri, … ve diğerleri uzar gider. Öyle güçlü kuruluşlar ve birlikler ki, tüketici yani çocuk/veli karşılarında çok zayıf kalıyor. Birey olarak velinin/çocuğun karşısına örgütlenmiş bir güç birliği olarak çıkıyorlar. Bu çıkar birlikleri karşısında veli zayıf kalıyor, ekonomik yönden eziliyor. Aşağıda 10 Ekim 2017 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan Nuran Çakmakçı’nın yazısına bir göz atalım, kurumun/ okulun talebi karşısında veli çaresiz.
“ Bir veli, elinde uzun bir kitap listesi. 57 parça ama bazıları 5’erlik, 10’arlık seriler halinde. Oturup saysanız 10’u aşar. Fiyat yaklaşık 2 bin TL. ismi lazım değil, bu kitap listesi çok tanınan bir özel okulun birinci sınıfına başlayan bir çocuğun velisinin eline ulaşıyor. Yanı henüz okuma yazma bilmeyen ve birinci sınıfta öğrenecek çocuğun bir yıl içinde okuyacağı kitap sayı bu. Kitap sayısına mı, ödenecek tutara mı takılalım, şaşırdım. Üstelik velinin bu kitabı tek tek alması yasak, zorunlu olarak okul alıp paket halinde teslim ediliyor.
Hadi gelin bir hesap daha yapalım. Çocuğun okulda kalacağı eğitim süresi bol keseden bakarsak 200 gün. İlkokul birinci sınıf öğrencisi bu çocuk, henüz okumayı bile bilmiyorken ortalama iki günde bir kitap okuyacak. Hadi canım!
Şimdi gelelim sadede… on binlerce öğrencisi olan bir okulun kazancını hesaplayalım. Ortalama bir kitabı 5 TL’den hesaplarsak 500 TL yapar. Eee veliden 2 bin TL isteniyor. Okula kalan 1.500 TL . Hadi bunu binlerle çarpın milyonları bulsun…
Bir de bunun giysi ve servis tarafı var. Okulun bir tişörtü 70-80 TL’ye sattığını düşünürseniz, benim matematiğim zayıf varın siz hesaplayınız..., işi ticarete döktükleri aşikâr.
Durun canım bütün özel okulları zan altında bırakmıyorum. Bu işi edebiyle yapan ve alternatifler sunan ve onları “kaz” yerine koymayanlar da var.”
Eğitim yazıları ile ünlü Hürriyet yazarı Nuran Çakmakçı’ın değerlendirmesi böyle. Biz de onun değerlendirmesine aynen katılıyoruz. Çocuklar/veliler çoğu özel okullarda bir kazanç kapısı olarak görülüyor. Denetim var mı, yok mu? Hem var, hem yok. Veliler çocuklarının bulunduğu okulu şikâyet edemiyor. Ettikleri zaman şık olmuyor, olan veliye ve çocuğa oluyor. Okul yönetimleri bu hassas ince noktayı bildiği için çocuğu sömürebildiği kadar sömürüyor. Sıkça yaşanan bir örneği yukarıda Nuran Çakmakçı vermiş. Eğitim-öğretim anlayışına sığmayan, yakışmayan bir davranış biçimi.
Özellikle çalışan genç çiftler, çocuklarını özel okullara vermek suretiyle iyi yetişeceklerin düşünerek kazandıkları paraların büyük bir kısmını özel okullara döküyorlar. Hâlbuki çocuklarını devlet okullarına gönderseler, okula verdikleri paranın yarısından biraz fazlası ile eve bir kadın/bakıcı alabildikleri gibi, ev işlerinin derlenip toparlanmasından yana da yardımcı olmak suretiyle iki misli bir artı değer kazanacaklarından şüphe yok. Sonuç olarak özel okulların havasına şatafatına kapılmayıp devlet okullarına çocukları göndermek ve oradaki etkinliklere az bir ücretle katılmak suretiyle kafalarındaki hedeflere bu yolda daha sağlıklı ulaşması mümkündür.
Bizim Taşeli Yöresi’nde özel okul yok, geçmişte bir tane vardı, üç kâğıtçı davranışlarını yazdığım için kıyamet kopmuş ve beni dava etmişlerdi. Ermenek’te yargı, bizim haklı olduğumuza karar vermişti. İlimiz Karaman merkezdeki özel okullar da bilinen tanınan okullar.Bu yazıyı büyük kentlerde oturan genç hemşehrilerime rehber olması için yazıyorum. Çalışan ve işe giden eşler kazandığınız paraları mazisi olmayan özel okullara vermeyiniz. Özel eğitim kurumlarında anlayış, bir fabrika işletmesinden farklı değildir, kâr/ zarar hesabına göre hareket etmesi koyduğu sermaye gereği çok doğaldır. İstanbul’da yaşayan ve işi bilen bir eğitimci olarak, devlet okulları da kapasitesi oranında sizin çocuğunuzu yetiştirecektir. Benim tercihim her zaman olduğu gibi iyi bir devlet okuludur. Bin bir emekle kazandığınız üç beş kuruşu mazisi/derinliği olmayan özel eğitim kurumlarına dökerek emeğinizi beyhude etmeyiniz. 10.10.2017. Hasan ŞİMŞEK.