GELEN BOZDU, GİDEN BOZDU!

GELEN BOZDU,

GİDEN BOZDU!

Yazının başlığı TEOG ( Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş ) sınavı ile ilgili,

15 yılda 6 tane Milli Eğitim Bakanı değişti, işte sıra ile adları:

Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş, Ömer Dinçer, Nabi Avcı, İsmet Yılmaz. Olayı bir gazetemiz yukarıdaki gibi özetlemiş:

1990’lı yıllarda Anadolu Liselerine Giriş Sınavı, sonraları AK Parti iktidara geçince Liselere giriş sınavı (LGS), Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS), OKS’den sonra 3 aşamalı Seviye Belirleme Sınavı ( SBS ) geldi ve en son olarak TEOG adında öğrencilerin Ortaöğretim Kurumlarına yerleştirilmesi için sınavlar yapıldı.

Şüphesiz ortaöğretim kademesinde iyi eğitim veren liselere çocuklarını hazırlamak için veliler, dün olduğu gibi bugün de ciddi anlamda bir yarışa girdiler. Uzun soluklu ve yılgınlığa varacak ölçüde sürdürülen bu yarış şimdi  Milli Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz’ın “…Bu sistemle evlatlarımızı yarış atı konumuna koyduk.” ifadesi ile noktalandı ve TEOG’nin kaldırılacağı ilan edildi.

Yukarıda açıkladık, Anadolu Liselerine Giriş, Liselere  Giriş, Ortaöğretim Kurumlarına Giriş, Liselere giriş için Seviye Belirleme Sınavı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı başlığı altında, ortalama  1 milyon 200 bin öğrencinin gireceği sınavların adı değişti durdu, ama sınavlar bir türlü bitmedi. Bitmez de, çünkü ülkemizde farklı boyutta eğitim veren çok farklı liseler var. Bu liselerin bazılarına   talep  çok fazla. Talebi fazla olan liselerin içinde İstanbul, Galatasaray, Kabataş, Cağaloğlu, Kadıköy Anadolu liseleri gibi gözde liseler olduğu gibi, Robert, Alman, Amerikan Koleji gibi özel statüde eğitim veren  yabancı liseler de var. Devlete ait Fen Liselerini de hatırlayalım. Bu liseler ve benzerlerine çocuklarını sokmak için veliler dün ve bugün olduğu gibi yarın da yarış içine gireceklerdir. Talep çok yüksek olunca, okul yönetimleri, ihtiyacı kadar öğrenci alacağından velilerin önüne bir engel koyacaklardır. Siz buna ister sınav, ister para bağışı, isterseniz nüfuz kullanma, ne derseniz deyiniz illa ki bir tercih engeli olacaktır..

Eğitimde zorlama ile birlikte davranışlarda biçimlendirme/şekillendirme vardır, eğilen fidanın önüne dik durması için dikilen destek gibi. Çocuğu kendi hâline istediği serbestlikte/keyfilikte  yetiştiremezsiniz. Davranışlarını istenilen şekilde değiştirmek için bir mecburiyete sokarsınız. Ülkemizdeki ciddi eğitim kurumlarında ve yabancı okullarda bunu net olarak görürsünüz.

İlköğretim birinci ( 4 yıl) ve ikinci kademe ( 4 yıl )’yi bitiren çocuğa öğretmeninin ya da  okulunun yönlendirmesi sonucu, senin yeteneğin bu kadar, sen şu okula gideceksin, senini yeteneklerin şu, sen o okula gideceksin şeklinde Almanya’daki gibi bir yönlendirme yapamazsınız.  Henüz okullar ve veliler buna hazır değil.

Aynı ilçede bile okullar arası   fiziki farkların ve eğitim  kadrosunun/kalitesinin farklı olduğu gerçeği görülürse, örneğin yakın çevremiz olana Ermenek ilçemizden  Ardıçkaya  ve Tepebaşı gibi küçük yerleşim  yerlerindeki ortaokullarda okuyan çocuklara verilen Türkçe ve matematik notları ortalaması ve aldıkları eğitim ile Ermenek merkezdeki bir okuldaki çocuğun Türkçe ve matematik notları ortalamasını, aldıkları eğitimi ve  öğretmenin oluşan kanaatini aynı ölçüde yakalamak  ve çocuğu o veriler göre liseye yönlendirmek şimdilik çok zor olacaktır.

Dün olduğu gibi bugün ve yakın gelecekte,  ortaöğretim kurumlarındaki eğitim seviyesini iyileştirme adına eşite yakın getirmek çok güçtür. Bu nedenle şu ya da bu şekilde bir tercih olacaktır. Ama nasıl? Bir kuyumcu terazisindeki tartıdan daha hassas olan bu seçimin/sınavların yerine hangi kriterler konularak okullara öğrenci alınacak, şimdilik bilinmiyor. Bildiğimiz yıllardır sınavlarda sorulan soruların müfredat çerçevesinde sorulduğu, en kötü sorularla bile iyi yetişmiş öğrencilerin ön plana çıktığı şeklindedir. Dershaneleri kapattık, etüt evleri çıktı. Şimdi de özellikle büyük şehirlerde bire bir ya da  gruplar hâlinde evlerde ders alma başlayacaktır, MEB’’in bugünkü şartlarda Anadolu Liselerinde ki eğitimi gözde liselerdeki  seviyeye çıkaramayacağına göre  tercihte ne gibi bir düzenleme yapılacağını bekleyip göreceğiz. Dileğimiz adil, öğrencinin başarısına göre bir düzenlemeden yana olmasıdır. 24.09.2017. Hasan ŞİMŞEK