Anasayfa
AYAKTA KALAN BİR YAPININ ÖYKÜSÜ
- Detaylar
- Kategori: Büyükkarapınar Yazıları
- Yayın tarihi: Çarşamba, 22 Ekim 2014 23:13
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 2346
ŞİMDİKİ ADI BÜYÜKKARAPINAR OLAN ZENONOPOLİS-ISAURIA’DA AYAKTA KALAN BİR YAPININ ÖYKÜSÜ
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mimar Turgut Saner, Zenonopolis- Isaurıa ( Elmayurdu/Büyükkarapınar )’te yapmış olduğu mimari tespit çalışmalarının bir özetini sizlere vermeye çalışacağım. ( 1 ) Söz konusu yer, Karaman ili, Başyayla İlçesi’ne bağlı Büyükkarapınar Köyü’nde 2008 ( 21- 23 Ağustos) ve 2009 ( 10-18 Ağustos ) yıllarında Prof. Dr. Turgut SANER ve ekibi iki defa köye giderek çalışmalarını tamamlamıştır. ( 2)
Büyükkarapınar Köyü Orta Toroslarda ( Taşeli Yöresinde), antik Coğrafya’da Isauria’nın sınırları içinde, Göksu Irmağı’nın (Ermenek Çayı’nın ) bir kolu olan Küçüksu’yun başlangıcında gelişmiş bir yerleşmedir. Turgut SANER’e göre bu nokta eski adı Rusumblada olan Doğu Roma imparatoru Zeno’nun doğduğu kasaba olması nedeniyle onurlandırılarak adı Zenonopolis olarak değiştirilen ve daha sonra hep bu adla tanınan yerleşmenin bulunduğu yerdir.(3)
2008 çalışması Büyükkarapınar köyünün yaylasında bulunan kilise kalıntısında odaklanmıştır. Yapı yayladaki belirgin bir yükseltinin/tepenin üzerindedir. Bugüne kadar büyük tahribat görerek ulaşmıştır. Güneyde, iki büyük ayağı birbirne bağlayan kemeri ayaktadır, bu kalıntının kuzeyinde de yasal olmayan kazılarla ortaya çıkmış bir diğer ayak kalıntısı ile duvar hattı saptanmıştır. Bu izler bazilikal bir düzenlemeyi akla getirmektedir. Kilesinin yerleştiği yükselti ( yaklaşık 1650-1700 m ) kısmen kayalık bir doğaya sahiptir. Yapının güneydoğusunda kayaya oyulma bir mezar, güneyinde kayaya oyulmuş büyük bir mekân görülmektedir. Yakın çevresinde herhangi başka bir kalıntıya rastlanmamıştır. Kilisenin doğusunda sarp kayalıklar ve sert bir eğim üzerinde çoğunluğu ardıç ve ladinden oluşan ormanlık bir alan mevcuttur. Bulunduğu yer aynı zamanda Akdeniz’i ( Alanya, Gazipaşa-Karamana ) İç Anadolu’ya bağlayan bir kervan yolu güzergâhıdır.
Kilisenin bugün Polonya’da bulunan, bu sitten ( 4 ) 20. yüzyıl başlarında götürülmüş bir yazıtta adı geçen Hristiyan şehidi Aziz Sokrates’e adanmış yapı olması güçlü bir olasılıktır.
Yapım tekniğini ve mimarî dekorasyonunu esas alan genel gözlemler, yazının tarihiyle ( 488 ) uyum içindedir. Yazıtta kiliseye bir kaynaktan su iletildiği, daha doğrusu su iletim sisteminin onarıldığı anlatılmaktadır(5 ). Gerçekten de yapının batısında, bugün bahçeler içinde kalan bir su kaynağı ve buradan devam eden kayalık alanların yer yer düzlendiğini gösteren zayıf izler vardır. Köylülerin ifadesine göre taştan olukların ( su taşıma kanallarının ) yakın zamana kadar alanda görülebildiği yönündedir.
Bu satırların yazarı olarak ben, 2010 yılı Ağustosunda kilisenin bulunduğu tepe üzerinde dikkatlice yaptığım gözlemlerde, su kanlarlının kırıntılarını (büzler/kiremit kalıntıları vb.) yapılan tahribatları ben de üzülerek gördüm ve yaşadım( 6 )
Bilim Heyeti tarafından, ilk çalışmada öncelikle kilisenin 1/100 vaziyet planı ve alanın topografyası çıkarılmış,1/50 ölçek için planı, kesitleri görüntüleri alınmıştır. Yapı alanında çok sayıda taş çatı kiremit parçası vardır; bunlardan da örnekleme amacıyla, boyut ve biçim açısından veri niteliği taşıyanlar büyük ölçekli çizimler üretmek üzere belgelenmiştir. Aynı şekilde “S “ biçimli profil veren mimari parçalar, motifleri tanınamayacak oranda bozulmuş olmakla birlikte bezemeli üç taş levha parçası da belgelenen önemli yüzey buluntuları arasındadır.
( Devamı gelecek sayıda.)
22.10.2014.Hasan ŞİMŞEK.
__________________________________________________________
1) Kemer ve köyün tarihi ile ilgili kapsamlı yazımı Prof. Dr. Turgut Saner ve NTV tarihten Ahmet Yeşiltepe ve diğerlerini kaynak göstererek kapsamlı olarak “ Köyüm Büyükkarapınar “” kitabında yazmıştım.
2) Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan ISSN: 1017-7663, Allâme Matbaacılık Hizmetleri tarafından 2011 yılında yayınlanan kitapta Büyükkarapınar 107-114. sayfalarda Turgut SANER imzası ile “ Zenonopolis-İsaurıa Çalışmaları 2008-2009 ) olarak yer almıştır.
3) Zenonopolis’te gerçekleştirilen çalışmaların ön sonuçları ve ilk genel düşünceler şimdiye kadar Osmanlı Bankası etkinliklerinde ( 25 Kasım 2009 )ve İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü Kollokyumuu kapsamında ( 29 Mart 2010 9 paylaşılmış, ayrıca Toplumsal Tarih Dergisi’nde tanıtılmıştır: ( T. Saner, “İmparator Zeno’nun Köyü Büyükkarapınar ( Zenonopolis ve Aziz Sokrates Kilisesi “ Toplumsal Tarih 193/2010.s. 44-47 ).
4) sit: tarih öncesinden günümüze kadar değişik çağların ve uygarlıkların kültür değerlerini temsil eden eser veya kalıntı.
5) Kilisenin bulunduğu yer yukarda metinde de anlatıldığı gibi çevresine egemen bir tape üzerindedir. Suyun getirildiği kaynağa köylüler “Beypınarı”derler. Kaynakla kilise arasında dar bir boğaz bulunur. Köylüler oraya Mezarlık Gediği derler. O günün tekniği ile dar ve alçak bir boğazdan tepedeki kiliseye su getirmek ( birleşik kaplar usulü )büyük bir emeğin ürünü olmalı.
6) Kilisenin kuzey kısmında 200 m aşağıda ve su kayağının başında bizim üç parça tarlamız var. Bu nedenle bilim heyeti kadar olmasa da yöreyi az çok iyi bilen kişilerden biri olduğumdan yazar Turgut Saner’in yazısına eklemeler yaparak katkıda bulundum.
BÜYÜKKARAPINAR TARİHİ
- Detaylar
- Kategori: Büyükkarapınar Yazıları
- Yayın tarihi: Pazartesi, 06 Ocak 2014 20:17
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 3569
BÜYÜKKARAPINAR’IN TARİHİ ( 1 )
Aslına bakarsanız Büyükkarapınar topraklarında yaşam çok eski, insanlık tarihi ile eş değer gibi. Çukurda , Uzunalan’da, Soğukpınar’ ın üstündeki inler mağara devri yaşamlarından kalan izlerdir. Buna Karayaprak sırtlarındaki Omar’ın inini (Pencereli in ) de ekleyebiliriz. Heyelan nedeni ile Omar’ın ininin yükseltisi insanların şimdilerde ulaşamayacağı bir yükseklikte kalmıştır. Unutmayalım Büyükkarapınar vadisi büyük bir heyelan alanı. Son zamanlardaki ağaçlandırmalar kısmen erozyonu ve heyelanı önlemiştir.
Tüm Anadolu’da olduğu gibi Taşeli Yöresi ve köyümüz de Hititler ( M.Ö. 1900- 700 ) Dönemi ‘nden izler vardır. Lakin esas izler Roma Dönemidir. 395 yılında Roma imparatorluğunun Doğu ve Batı diye ikiye ayrılmasından sonra bilindiği gibi Anadolu toprakları Doğu Roma ( sonradan Bizans İmparatorluğu adını alacaktır.) İmparatorluğu sınırları içinde kalır. Yöremizde, İzvit’te ( Yukarı ve Aşağı Çağlar’da ), Başyayla merkez ve mahallerinde, Dindebol (Katranlı ) sınırları içinde, Güneyurt’ta, Elmayurdu’nda, Uğurlu’da, Göktepe’de Roma Dönemi ve akabinde Bizans Dönemi’nde çok sayıda kalıntı, örene, ve sığınaklar vardır.
Taşeli Yöresi, Tarih boyunca egemen güçlerden kaçan kavimlerin ve insanların sığınakları ( yaşam alanları ) ,barındıkları mekânlar olmuştur. Ova’dan yani Konya ve Karaman tarafından gelen tehlikeli güçlerden insanlar korunmak için doğal korunak alanları olan Taşeli dağlarına, yine sahilden Anamur, Silifke, Alanya tarafından gelen (deniz den gelen) güçlerden korunmak için iç kısımlara kaçarak yaşamlarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Bizim Taşeli yöresi İlk ve Orta Çağlarda insanların kendilerini güvenceye aldıkları yaşam alanları olarak bilinir. Hatta yakın tarihe kadar kanun kaçkını insanların barınak yerleri olmuştur, oradaki dağlar ve inler.
Hristiyanlığın ilk yıllarında henüz Roma imparatorluğunun resmi din olarak Hristiyanlığı kabulünden önce Hz. İsa’ya inananlar tarafından Taşeli güvenli mekânlar olarak seçilmiş yaşam alanlarıdır. Tıpkı Göreme Yöresi gibi. Yerleşim yerlerinden en önemlilerinden biri de Zenonopolis’tir. İznebol (Elma yurdu ) olarak bilinir. Zenonopolis’in bilinen ilk yeri benim yaptığım çalışmalara göre Örene, Köytarlası ( Hacıbeğe yeri) ,Aşağı Kozbaşı, Uzunalan, Mulduras’ın Soğukpınar tarafı, mezarlık olarak da Köy Arığının bağlandığı Çukur un üstündeki kısımlardır. Çok yakın zamana kadar bu sayılan yerlerin Elmayurdu köylülerinde olduğunu benim yaşımdaki ( 60 yaşı üstündekiler )insanlar bilir. Tarla bahçe işinde çalışanlar bu dönemlere ait tarla ve bahçe toprakları işlerken buralarda o dönemlere ait çeşitli kalıntılara ve bulgulara rastlamışlardır. Bizim köy ile diğer komşu köyler ve Taşeli benzer olayları yaşamıştır. Bizim köyün farklı yanı yörede büyük bir güç olan Zenon’un İstanbul’da taht kavgaları nedeni ile imparator Leon’un kendisini İstanbul’a yardıma çağırmasıdır. Bizim köylü (o zaman kent ) Zenon İstanbul’a büyük bir ordu ile gelir ve Lenon’un tahtını kurtarır. Bilahare Bizans’ın başına geçerek imparator olur. Kendisi taşradan gelmiştir, köylüdür, aşağılanır ve devrilir.Tekrar Taşeli’ne geri döner güçlenir yeni bir ordu ile İstanbul’a tekrar gelir , Zenon’un imparatorluk dönemi ( 474-475; 476-491 ) yıllarıdır. Bu yıllarda doğduğu yöre olan İsauria Dekapolis ( on kenti/Ermenek ve çevresini ) kentlerine su yolları, kervan yollar yapar, güvenliği sağlar. Buraya kadar her şey normal, işte burada bizim Kisse, Osmanlılar Döneminde Sarı Kilise, litaretürdeki adı Aziz Sokrates Kilisesi gerçeğini irdeleyelim. Aziz Sokrates, ikinci derecede bir azizdir. Bu aziz adına bizim Kisse dediğimiz tepeye oturtulan kilisenin su yolunu Aziz’in adına hürmeten Zenon tarafından Beypınarı’ndan künklerle getirtilen su yolunun bozulan kısımlarnı tamir ettirmiştir. Zenon’un adı bu kilise ile öne çıkar. Aziz Sokrates Kilisesi’nin ne zaman yapıldığı belli değildir, Hristiyanlık dünyasında Karaman Kardağ’daki ve Silifke’deki kiliseler ile eş değer bir kilisedir. Korunaklı bir yerdedir. Tehlikelere karşı haber alınacak bir tepede, hemen yanı başında sığınılacak bir orman ve doğal kaya kovukları var. Kış karşı da yakınında orman ve bol yakıt sağlayacak ağaçlar var. Bilmeyenler için yazıyorum kilise çevreye egemen bir tepededir. Rakım 1700 m civarındadır. Beypınarı ile kilisenin bulunduğu tepe arasında Mezarlık Gediği denilen deve boynuna benzeyen bir boğaz, yaklaşık 100 metre civarında bir alçaltı var. Suyun buradan aşıp kiliseye varması için birleşik kaplar sistemini uygulanmış. Güç bir çalışma,zor bir teknik. İmparator Zenon tamir ettirdiği bu su yolu için bizim tarihimizde iz bırakmıştır. Onun bu hizmeti bir şükran duygusu olarak Hristiyanlar tarafından bir taş üzerine yazılmış. 1900.’lü yıllarda bu taş bilim adamları tarafından bulunmuş ve Polonya’ya götürülmüştür. Bilim adamlarının bizim yörede araştırma yapmalarının kökeninde bu taş yazıt yatar. Daha ayrıntılı bilgi için her yerde bulabileceğiniz “Köyüm Büyükarapınar “ kitabının 290 sayfası ve sonrasına bakınız.
Defineciler her yerde olduğu gibi Aziz Sokrates Kilisesi’nin temellerini dozerle gömü/buluntu/para bulacağız diye yağma etmişler temelinde büyük tahribatlar yapmışlardır. Azizi Sokrates Kilisesi’nin kalıntısı olan tek kemer Yayla turizmi için iyi bir reklam eksenidir. Koruyup gelecek nesillere tarihi miras olarak bırakmak Karapınarlıların tarihe olan borçlarıdır.
Bizden önce topraklarımızda yaşayan hemşehrimiz imparator Zenon’u yöreye su yolları, normal kervan yolları gibi yollar yaptırarak büyük hizmetleri var. Eskiler bilirler patika yollardaki bozulmadan günümüze kadar gelen döşeme taşları Bizans dönemi kalıntılardır. Bizans ve Selçuklular dönemlerinde henüz bizim köy kurulmamıştır. Böyle bir köy yoktur. Daha sonra Elmayurdu (İznebol ) toprakları içine aşı edilmiş bir köydür. Aslında bu anlattığımız tarih, genelde Taşeli Yöresi ve özelde Elmayurdu’nun sonradan bizim ortak tarihimizdir. İmparator Zenon’un büyükkarapınarlı olduğu tarihi bir gerçektir. 05.01.2014. Hasan ŞİMŞEK
fotoğraflar: ali korkmaz ugurlu film ltd şti...